Konu: Erezyon Hakkında Bilgi Perş. Mayıs 06, 2010 3:35 pm
Erezyon; toprak ve arazi kaybı, toprakların su depolama güçlerinde azalmalar, toprakların verimsizleşmesi, verimli tarım alanlarının taşıntı materyali ile örtülmesi, toprak işleme güçlüğü, sedimentasyon ve su kalitesinin bozulması gibi zararlar meydana getirmektedir. Bunlar canlıların yaşamları ile onların yaşadıkları ortamları olumsuz etkilemektedir. İnsanların açlık ve yaşamlarını yitirmeleri ile su ortamlarının kirlenmesi gibi.
Son yıllara gelindiğinde, gerek dünya ve gerek ülkemizde ormansızlaşma ve bununla bağlantılı olarak erozyon olaylarında bir artışın olduğu gözlenmektedir. Nitekim, tahminlere göre Dünya’daki yıllık ormansızlaşma miktarının 10-15 milyon hektar olduğu, erozyonun ise 1968-1984 yılları arasında % 50 kadar arttığı ve toprak kaynağının her yıl /o 0.7 sinin kaybolduğu belirtilmektedir (Ibanez ve Arko,l993). Ülkemizin orman ve mera alanlarında meydana gelen tahribat ve yanlış arazi kullanımı sonucunda topraklarımızın /o 86 sı erozyona uğramıştır.
Diğer taraftan hem dünyamız, hem de ülkemiz son birkaç yıldan beri sık sık sel olaylarına sahne olmaktadır. Örneğin; 1990, 1994 ve 1995 yıllarında sırasıyla Batı Avrupa, Hindistan ve Tayland’da;1998 ve 1999 yıllarında da Dünya’da 30′u aşkın ülkede sel olayları meydana gelmiştir. Ülkemizde, Dünya’dakine benzer bir olgu yaşamıştır. Örneğin; 1995 yılında Senirkent, İzmir, Düzce ve Kaynaşlı, 1998 yılında Batı Karadeniz ve 1999 yılında Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgelerin’de sellerin meydana gelmesi gibi.
Sel olayları sırasında gerek Dünya’da ve gerek ülkemizde yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği köprü, yol, kanal gibi tesislerin ve tarım alanlarının zarar gördüğü bilinen bir gerçektir. Bu olgu, selleri, erozyonun en önemli ve üzerinde titizlikle durulması gereken bir zararı olarak algılanmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, öncelikle seller ve erozyonun doğurduğu diğer zararlarla ivedilikle savaşılmalı ve bu amaçla ormansızlaşma önlenmeli ve erozyon kontrolu çalışmaları kapsamlı olarak sürdürülmelidir.
Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır.
Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar.
Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur. Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır.
Erozyon sonucu taşınan verimli topraklar, baraj göllerini doldurarak, ekonomik ömürlerini kısaltır.
Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik denge sonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır.
Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez.
Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir.
erozyonun korunma yolları
Bunlar;
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] örtüsünün korunması ve boş arazilere en uygun türde [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ekmek. Bu şekilde ölü olan toprağa hayat gelecektir.
Eğimli olan tarım alanları ve tarlalar; eğim yönüne dik olarak sürülmelidir. Ülkemizde tarla sürülmesi işlemi %70 boyutunda yanış yapılmakta ve bilinçsizlik yüzünden her yıl binlerce M3 toprağımız yok olmaktadır.
Hayvan otlatmalarına dikkat edilmeli ve daha olgunlaşmamış yerlerde hayvan otlatması yasaklanmalıdır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yangınlarına son verilmeli ve orman yangınlarını önlemek için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ülkemizde bilinçli ve bilinçsiz olarak büyük ölçülerde orman tahribatı yapılmakta ve ormanlarımız yok olmaktadır.
Bilindiği gibi bir yıl ekilen toprak diğer sene ekilmez. Bu işleme araziyi nadasa bırakmak denilir. Eğer toprak nadasa bırakılmasa verimi azalır ve ekim yapılamaz hale gelir. Ekim yapılamaması bitki örtüsünün yok olması demektir.
Verimli toprakların inşaat alanına açılması yasaklanmalıdır. Ülkemizde ki tüm verimli topraklar inşaat alanına açık hale getirilmeye çalışılmaktadır. Birilerinin daha fazla para kazanma isteği yüzünden, Türkiye erozyon sorunu ile yüz yüze gelmektedir.
Verimli topraklardan alınan hasat toplandıktan sonra kökleri toprakta bırakılmalıdır. Anız örtüsü denilen bu kökler toprağın bitki örtüsü olup, tutuculuk özelliği taşımaktadır. Bu köklerin yakılması arazinin çıplak kalması ve erozyona uğraması anlamına gelmektedir
erozyonla mücadele eden kurumlar
TEMA VAKFI TÜRKİYE EROZYONLA MÜCADELE VE AĞAÇLANDIRMA VAKFI
TEMA Vakfı, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca, Nihat Gökyiğit ve bir grup işadamı tarafından, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine karşı toplumsal duyarlılığı artırmak ve bu mücadelenin bir devlet politikası haline getirilebilmesini sağlamak için kurulmuştur..
Çalışmalarını kamuoyunun desteği ile sürdüren TEMA Hareketi’nin vizyonu: “Sürdürülebilir yaşam ilkesiyle doğal varlıkların korunmasında; ülkenin ve dünyanın geleceğinde söz sahibi olan, topraktan gelen toplumsal barışı sağlayan, bilinçli, halkla bütünleşen, öncü bir STK olmaktır.”
TEMA, bu nedenle erozyonu önleme amaçlı kırsal kalkınma, mikrohavza, mera ıslahı, doğal varlıkları koruma amaçlı örnek projeler ile ağaçlandırma projelerini planlamakta ve uygulamaktadır. İlk örnek uygulama projesini 1994 yılında İzmir İli Bergama İlçesi Çamavlu Köyünde Mera Islahı konusunda yapan TEMA Vakfı, günümüzde ülke genelinde yaklaşık 100.000 hektar alanda, 41 Kırsal Kalkınma ve 32 Ağaçlandırma projesi olmak üzere toplam 73 proje üzerinde çalışmaktadır.
TEMA Vakfı, gücünü en başta TEMA Gönüllülerinden, halkımızdan, destekçilerimizden ve medyadan almaktadır. İlk kez gönüllü kaydına ve gönüllü temsilcilik uygulamasına başlanan 1993 yılından bu yana 12 yılda gelinen nokta, 260.292 gönüllü ve Türkiye genelinde 555 TEMA Temsilcisi ve Gönüllü Sorumlusu'dur. 260 İlköğretim Okulunda uygulanan Yavru TEMA Projesi ile
erozyonda bize düşen görevler
Erozyonu önlemek için; · Orman alanları korunmalı · Boş araziler ağaçlandırılmalı · Meralar korunmalı · Eğimli yamaçlar taraçalandırılmalı · Tarlalardaki anız örtüsü yakılmamalıdır. Kısacası erozyonu önlemek için bitki örtüsü korunmalıdır. * c. Toprak kayması Yamaçlarda bulunan toprağın, kütle halinde kayarak aşağı doğru inmesi olayına toprak kayması denir. Toprak kaymasına heyelân da denir. Bazen toprakla birlikte altındaki kayanın bir bölümü de yer değiştirir. * Toprak kaymasının nedenleri; · Yer şekillerinin fazla eğimli olması · Yağışlar ve eriyen kar sularının toprağı kaygan hale getirmesi · Özellikle killi toprakların yağış sularını emerek kayganlaşması · İnsanların yol yapımı ve inşaat çalışması gibi faaliyetleri de toprak kaymasına neden olabilir.
Ülkemizde görülen heyelânların mevsimlere dağılış oranları * Ülkemizde toprak kaymaları en fazla ilkbahar mevsiminde görülmektedir. Bunun en önemli nedeni kar erimeleridir. Toprak kayması en fazla Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz Bölümü’nde heyelânlar çok fazla olmaktadır. Toprak kayması sonucunda göller de oluşur. Vadi boyunca akan bir akarsuyun önü toprak kayması ile kapanarak göller oluşabilir. Trabzon’daki Sera ve Erzurum’daki Tortum gölleri buna örnek olarak verilebilir.